Page 8 - faaliyet-raporu-tr-2017
P. 8
BAŞKANIN MESAJI
Değerli Hissedarlarımız, İş Ortaklarımız ve Çalışma Arkadaşlarımız,
2017 yılında ekonomiyi canlandırmak için alınan tedbirler bir yandan harcamaları artırırken diğer yandan vergi gelirlerini
azaltarak bütçe açığının yükselmesine neden oldu. Yılın ortalarına kadar artarak devam eden bu durum yılın ikinci
yarısında ekonominin beklenenden hızlı büyümesiyle birlikte olumlu gelişme gösterse bile hedefi oldukça aşan bir
bütçe açığıyla dönemin kapanmasına yol açtı. Ekonomide geçen yıl yakalanan bu %7,4’lük hızlı büyümenin bu yıl da
devam etmesi ne yazık ki çok kolay görünmüyor. Piyasadaki fonların büyük bölümünün kamu tarafından çekilmesi
durumunda ise özel sektöre daha az kaynak kalmasıyla birlikte daha yüksek faiz ödenmesi doğal bir sonuç olarak
karşımıza çıkacaktır. Bu gelişmenin de yatırımları azaltarak büyümenin giderek yavaşlamasına neden olabilmesi
kuvvetle muhtemeldir.
GTB tarafından açıklanan verilere göre 2017 yılının, dış ticarette son yıllarda yaşanan gerilemenin nihayet durduğu ve
bir toparlanma yılı olduğu belirtildi. Buna karşılık, dış ticaret açığının tekrar artmaya başlamasının ve bunun aynen cari
açığa yansımasının pek de iyiye işaret olmadığı söylenebilir.
2017 enflasyon hedefinin 2002 yılından bu yana ilk defa bu kadar yüksek bir sapma ile aşıldığını görüyoruz. Oldukça
dalgalı bir seyir izleyen tüketici enflasyonu Ağustos ayından itibaren yükselişe geçerek döviz kurlarındaki Eylül-Kasım
arasında yaşanan yeni bir artışın da devreye girmesiyle yüzde 13'lere kadar tırmanmıştı. Baz etkisinin olumluya
dönmesiyle birlikte Aralık ayında yaşanan düşüş sonucunda ise, 2017 yılının yine de hedefin iki katından fazla olarak
yüzde 11,92 bir enflasyonla kapandığı görüldü.
2018 yılı için planlanan yüzde 5 hedefine ulaşılmasının ise çok kolay olacağını düşünmüyoruz. Zaten Merkez Bankası’nın
yılın ilk ayında 1,32 puan daha yüksek bir tahminde bulunması da gösteriyor ki orta vadede enflasyon çift haneli
rakamlarda seyretmeye devam edecektir.
Küresel ekonomiye bakıldığında başta ABD’nin merkez bankası FED olmak üzere gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının
para politikasını yavaş yavaş sıkmakta oldukları görülüyor. Bu durum önümüzdeki dönemde yine küresel faizlerin
yükseleceği anlamına geliyor. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışını olumsuz etkileyen bu durum Türkiye için de risk
unsuru taşıyor. Uluslararası piyasalara bakıldığında başta petrol ve doğal gaz olmak üzere emtia fiyatları artıyor ve bu
da enflasyonun ibresini yine yukarı doğru çekiyor.
Dünya güçler dengesinde ABD ve AB zemin kaybeder gibi görünürken yatırım ve ticaret başta olmak üzere bir çok
alanda Çin, Hindistan, Kore, Malezya gibi ülkeler küresel liderlik boşluğunu doldurma çabası içinde görünüyorlar. Çin
ve ABD arasındaki gerginliklerin 2018 yılı boyunca süreceği ve bunun global ekonomiyi olumsuz yönde etkileyeceği de
aşikardır.
Son yıllarda uluslararası müteahhitlik pazarına baktığımızda, buradaki küçülme küresel likidite daralması ve jeopolitik
sorunların da etkisiyle yaşanan ekonomik belirsizlikten kaynaklanmaktaydı. 2014 ve 2016 yıllarında toplam yüzde 14
gerileme gösteren bu konjonktürde, 2017 yılında Türk müteahhitlik firmalarının yurt dışında gösterdiği performansın ise
hem sayı hem de pazar payı olarak artması olumlu bir gelişmedir. Önümüzdeki dönemde büyüme ivmesinin yükseleceğini
umuyoruz. Aynı şekilde Türkiye’nin maliyetleri yüksek de olsa hala dışarıdan finansman ve yatırım çekebiliyor olması da
iyi bir göstergedir.
6